Sevgi bence tüm
canlıların ortak dili ve evrensel. Bir kedi ile iletişime girerken
kedi dilinde konuşmanız gerekmiyor, ya da komşunuza bir tebessüm
ederseniz hem kendiniz hem karşınızdaki huzur doluyor.
Aslında herşeyin temeli sevgi ile başlıyor, sevgi de empati ile
başlıyor yani sizin dışınızdaki herşeye, herkese karşı empati duymak
ya da başka bir deyimle hoşgörülü olup doğallığını olduğu gibi kabul
etmek. İşte o zaman saygı ile birlikte sevginin de temelleri atılmış
oluyor. Sevmek, saymak kavramı beraberinde başka şeyleri de getiriyor.
Ben saymak kavramını çok şeye yaydığımı fark ettim. Saymayı sadece
büyüklerime karşı olması gereken değil (hatta düşüncesizle yapılan
bu saygı bence yozlaşma ve yobazlaşmadır.) herkese ve herşeye karşı
olması gerektiğinin farkına vardım, oğlumun haklarına ve diğer insanların
haklarına saygı, tüm canlı türlerine saygı, üzerine bastığımız toprağa,
dünyaya saygı ve bize kendimizi anlamamız için akıl, varlığımızdan
haz alabilmemiz için beden veren O'na saygı...
Saygıyı böylesine yaşarken bunun zorunluluktan öte severek olması
gerektiğinin farkına vardım çünkü zorunluluk istemeyerek yapılan
şeydir ve uzun süremez ama eğer temelde sevgi varsa -ki oda empati
ile başlıyor- o zaman saygı da oluşuyor ve zorunluluk ortadan kalkıyor.
Evet ben herşeye saygı gösterebiliyorum ve onun için de bir başka
canlının (ot ve bitki dahil) yaşamına saygı gösterdiğim için et
yemiyorum. Bu yüzden de vejetaryen olmamda sevginin çok önemli bir
rolü olduğunun farkına vardım çünkü eğer ben bahçemdeki bir keçi
ya da koyunu birgün sever, gıdığını okşarsam ertesi gün onu nasıl
kesebilir hem de gereksiz yere? Ben artık başkalarının yerine kendi
aklımı kullandığımdan beri vicdanen çok huzurluyum. Aklımızı kullanmak
için üniversite mezunu olmamız gerekmiyor. Kendimize, olay ve durumlara
dışarıdan bakabilirsek daha objektif olur ve daha akılcı düşünebiliriz.
Son olarak şunu söylemek istiyorum "Yaşamdaki sorunların çözümleri
"sevmek" ile başlıyor."
editör.